Fotosentez
Canlılar büyüyüp gelişebilmek için
çeşitli besin maddelerine gereksinim duyar. İnsanlar ve hayvanlar kendi
besinlerini kendileri yapamazlar, hazır besinle beslenirler. Hazır besinle
beslenen canlılara tüketici
(heterotrof) denir. Yeşil
bitkiler kendi besinlerini kendileri yapar. Kendi besinini yapan canlılara üretici (ototrof) denir. Üretici ile tüketiciler
arasında ayrıştırıcılar yer alır.
Yeşil bitkiler;
kökleri ile topraktan su ve suda çözünmüş madensel maddeleri, yaprakları İle de
havadan karbon dîoksidi alır. Aldıkları bu maddeleri yeşil yapraklarındaki
klorofil yardımı île güneş ışığı altında organik besin maddelerine dönüştürür.
Bu olaya fotosentez (karbon özümlemesi) denir Foto kelimesi ışık .
enerjisi, sentez kelimesi ise birleştirme anlamlarını içerir. Bu manada
fotosentez, ışık enerjisi ile su ve karbon dioksidin birleştirilerek besin
oluşturulması olayını açıklar.
Eşitlikteki ok kimyasal değişmeyi ifade eder. Okun sol
tarafı kimyasal değişmeye giren maddeleri, sağ tarafı ise kimyasal değişme
sonucu oluşan maddeleri gösterir. Eşitlikte görüldüğü gibi fotosentez olayı
için karbon dioksit, klorofil, su ve güneş ışığı gereklidir. Fotosentez, en yoğun olarak
bitkilerin yapraklarında oluşur. Bitkilerin yeşil renkli kısımlarındaki hücrelerde
kloroplâst denilen organeller bulunur. Kloroplâstların içinde klorofil
tanecikleri vardır. Bu tanecikler Güneş'ten gelen ışık enerjisini soğurarak
kimyasal enerjiye dönüştürür. Bu nedenle fotosentez olayı gündüz olur. Işık
şiddeti, karbon dioksit miktarı, sıcaklık, su miktarı fotosentezi belli bir
değere kadar etkileyen faktörlerdir.
Fotosentezin Önemi
Yeryüzünde
tüm canlıların kullandığı enerjinin kaynağı Güneş'tir. Güneş enerjisinin
bitkilerce kullanımı fotosentezle olur. Fotosentezle bitkilerde depolanan
enerji, kimyasal enerjidir ve bütün canlıların da enerji kaynağıdır. Bu
nedenle hayatın devamı yeşil bitkilere bağlıdır. Çünkü yeryüzünde oksijen ve
besin üreten bitkiler ile bunları tüketen diğer canlılar arasında karşılıklı
madde ve enerji alış verişine dayanan bir düzen kurulmuştur. Bu düzenin devam
ettirilmesi, doğanın ve çevrenin korunmasına bağlıdır. Tüketiciler yaşamlarını
sürdürebilmek için yeşil bitkilerin yapmış olduğu organik besin maddelerine
ihtiyaç duyar. Bu nedenle fotosentez olayı olmasaydı yaşam da olmazdı.
Görüldüğü gibi fotosentez ile solunum arasında mükemmel bir
denge vardır Bu denge ile havadaki karbon dioksit ve oksijen oranı değişmez.
Çünkü tüketiciler solunum yolu ile ne kadar oksijen tüketiyorlarsa aynı
şekilde fotosentez yapan bitkiler de o kadar oksijen üretir.
Mevsimlere göre bitkilerin yaşam etkinliklerinde değişiklikler
gözlenir Meyvelerini olgunlaştıran ve yapraklarını döken bitkilerin yaşam
etkinlikleri yavaşlar. Bitkilerin yaşam etkinliklerinin azalması sonbaharda
başlar, kış mevsiminin bitimine kadar devam eder. Bu süre içinde koşullar
elverişli olmadığı için bitkiler fotosentez yapamaz. Çam, ardıç, sedir, köknar
gibi yapraklarının tamamını dökmeyen bitkiler de kışın fotosentez yapamaz.
Çünkü fotosentez olayı sadece yaprağa bağlı değildir. Sıcaklık, nem, güneş
ışığı gibi etmenlerin de uygun olması gerekir.
İlkbaharla
birlikte ısı, nem, güneş ışığı, toprağın havalanması gibi unsurlarla ortam
elverişli hâle gelir. Bit-kiler yeniden yaşam etkinliklerini artırarak
tomurcuklanır, yaprak oluşturur ve çiçek açar. Böylece büyüme ve gelişmeleri
devam eder. Bitkiler, klorofil sayesinde güneş enerjisini kullanabileceği
enerji biçimine dönüştürür. Bu enerji ile besinini sentezler, açığa çıkan
oksijeni de havaya verir.
Doğaya Güzellik Katan Çiçek
Bitkilerin üremesini sağlayan
organa çiçektir denir.
Bitkinin diğer organları gibi çiçek de farklı görevleri olan değişik
bölümlerden oluşur. Çiçek, dıştan içe doğru dört bölümde incelenebilir
Çiçeğin yeşil kısmını çanak yapraklar, renkli ve kokulu kısmını taç yapraklar oluşturur.
İplik görünümündeki erkek organların ortasında şişkin, sürahi biçiminde dişi organ yer alır. Çanak ve taç yapraklar çiçeği korur. Taç yapraklar
değişik renkli ve kokuludur. Bu
özelliklerinden dolayı böcekleri çekerler ve tozlaşmaya yardımcı olurlar.
içeklerin
büyük çoğunluğu erkek ve dişi organı birlikte taşır. Kavak ve söğüt gibi bitkilerde ise dişi ve erkek
organ ayrı ayrı
çiçeklerde bulunur.
Tam bir çiçeğin organları; çiçek sapı, çiçek tablası, çanak
yaprak, taç yaprak, erkek ve dişi organlar olmak üzere değişik bölümlerde
incelenebilir. Çiçek sapı çiçeği dala bağlar. Sapın ucundaki geniş yere çiçek
tablası denir. Diğer organlar çiçek tablasına dizilmiştir.
Erkek organ çok sayıdadır ve dişi organın çevresinde
yerleşmiştir. Erkek organ, sapçık ve bunun ucundaki başçıktan oluşur. Başçıkta
dört kese vardır. Bu keselerin içinde polen (çiçek tozu) bulunur.
Kesecikler olgunlaşınca çiçek tozlan (polenler) çevreye yayılır. Dişi organ,
çiçeğin tam ortasında olup çoğunlukla tektir. Dişi organ tepecik, dişicik
borusu ve yumurtalıktan oluşur. Dişi üreme hücreleri yumurtalıkta gelişir.
Yumurtalıkta yumurta hücrelerinin geliştiği bîr ya da daha fazla tohum taslağı
bulunur.
Tozlaşma ve Döllenme
Çiçek tozları gelişimini tamamladıktan sonra çiçek tozlarını
bulunduran kesecik patlar. Etrafa yayılan çiçek tozları rüzgâr, kuşlar,
böcekler, su ve insanların etkisiyle dişi organın tepeciğine taşınır. Çiçek
tozlarının çeşitli etmenlerle erkek organ başçığından dişi organın tepeciğine
taşınmasına tozlaşma denir. Tozlaşma aynı çiçeğin dişi ve
erkek organları arasında gerçekleşebileceği gibi farklı çiçeklerin dişi ve
erkek organları arasında da gerçekleşebilir
Dişi organın tepeciğine gelen
çiçek tozlan (polenler), dişi organın salgıladığı kimyasal bir madde
tarafından uyarılır. İçerisindeki dölleyici çekirdek (sperm) polen tüpünü
oluşturur. Polen tüpü gelişerek yumurtalığa doğru uzanır. Oradaki yumurta
hücresinin çekirdeği İle birleşir. Spermin yumurta hücresi ile birleşmesine döllenme denir. Döllenmiş yumurta hücresi de zigot adını alır.
Zigot bölünerek çoğalır ve gelişip embriyoyu oluşturur. Yumurta
çevresindeki hücreler de gelişerek embriyo için gerekli besin maddesini
(çeneği) oluşturur
|