Talim Terbiye Kurulu Başkanı Emin Karip, "Kamuoyu SBS kalkacak ama
bunun yerine yeni bir sınav gelecek endişesi taşımasın. Burada yeni bir
sınav gelmeyecek" dedi.
Talim Terbiye Kurulu Başkanı Emin Karip,
NTV`ye Sorun`da, yeni eğitim yılı öncesinde 4+4+4 eğitim sistemine
ilişkin soruları yanıtladı.
Yeni sistemde oyunla öğretim
vurgusu yapılıyor ancak 55 kişilik sınıflarda oturacak yer yokken nerede
ve nasıl oyun oynatmayı düşünüyorsunuz deniliyor.
Bazı
okullarda sınıfların kalabalık olması aslında bugünün sorunu değil bu
özellikle göç alan şehirlerimizde bir sorun. Bununla ilgili derslik
sayısının arttırılmasına yönelik çalışmalar devam ediyor. Peki 55
kişilik bir sınıfta öğrencilerin hareket etmesi, bahçede oyun oynaması
veya okulun bir boş alanında oyun oynaması ve oyun içinde öğrenmesinden
bu çocuklarımıza ders süresince sadece anlatmak veya onların tekrar
etmelerini istemek daha etkili bir yöntem olabilir mi? Burada her
halükarda özellikle öğrencilerin daha aktif olmasını sağlayacak daha çok
etkinliğe dayalı bir yöntemin daha verimli olacağını düşünüyoruz.
Mustafa
Fatih Yüce (Öğretmen): Kademeler neden 4+4+4 şeklinde bölündü? Bir 5.
Sınıf öğrencisi gelişim olarak 1. 2. 3. sınıf öğrencilerine mi yakındır,
yoksa 6,7,8. sınıf öğrencilerine mi?
Dünyada eğitim
sistemlerin üç kademe görüyoruz bunlar ilkokul, ortaokul ve lise
şeklinde bir yapılandırmanın olduğunu biliyoruz. Özellikle sınıf
öğretmenlerinin çocukların gelişim özellikleriyle değerlendirdiğimizde
ilk 4 yılda eğitim öğretim vermelerinin branş öğretmelerininse daha çok
5. sınıftan başlayarak 5-6-7-8`de eğitim vermelerinin uygun olacağını
düşünüyoruz. 5.sınıf öğrencileriyle de 8. sınıf öğrencilerinin gelişim
itibariyle sosyal özellikleri itibariyle bir arada bulunmalarının bir
sorun oluşturmayacağı düşüncesiyle böyle bir yapılanmaya gidildi.
Koray
Koban (Öğrenci): Bilişim çağında bilişim derslerini seçmeli hale
getirmenin mantığı nedir? Gelişmiş ülkelerin çoğunda bu ders zorunlu
olarak veriliyor.
Burada her öğrenci aslında bilişim
teknolojilerini kullanacak fakat yeni ders çizelgelerimizde ortaokuldan
başlayarak bilişim teknolojileri ve yazılım diye bir dersimiz var. Bu
dersi öğrencilerimiz 4 yıl boyunca seçebilirler. Bu derste biraz da
geleneksel olarak bilgisayar kullanmayı öğretmenin ötesinde
öğrencilerimize özellikle açık kod yazılımları kullanarak temel yazılım
algoritmasını bazı basit düzeyde yazılımları yapmayı ve özellikle bu
teknolojiyi kullanarak etkili bir iletişim ve sosyal medyanın kullanımı,
bir takım tasarımlar yapmayı bu bilişim teknolojileri ve yazılım dersi
çerçevesinde değerlendiriyoruz. Ama teknolojinin kullanımı ve teknoloji
ile ilgili genel beceriler zaten eğitim sisteminin içinde müfredatla
entegre bir hale geleceği için ayrıca bir bilgisayar dersi diye bir
dersin olmasının çokta uygun olmadığını düşünüyoruz.
9
yaşında bir çocuğun acaba soyut işlemlere ne kadar hazır olduğunu
soracağım size. 4+4+4 sistemine göre 9 yaşındaki bir çocuk acaba somut
işlemlerle olan ilişkisini bitirip acaba soyut sistemleri algılamaya ne
derece hazırdır?
Bu sene 5. sınıfta okuyacak
öğrencilerimiz geçen sene 5. sınıfta okuyan öğrencilerden farklı bir
içerikle karşılaşmayacaklar. Bu yıl farklılığın dolayısıyla sadece yeni
seçmeli derslerde olduğunu görüyoruz. Seçmeli derslerin müfredatları şu
an açıklanıyor. Burada özellikle derslerin içeriklerinin öğrencilerin
yaşlarına gelişim özelliklerine uygun bir şekilde yapılandırıldığını
görebilirsiniz. Yani 5. sınıf öğrencisinin ortaokulda olması bu
öğrenciler için daha ağır konuların ve daha soyut bir içeriğin olacağı
anlamına gelmiyor.
Deniz Ay (Öğrenci): 5. sınıfların seçmeli
derslerini MEB sitesinden öğrenebileceğimiz söylendi ancak sayfada
hiçbir bilgi bulamadık.
O konuda öğrencimizden özür
diliyorum. Şu anda teknik olarak çalışmalar son aşamada ve sanırım en
geç bu akşam ya da yarın sabah itibariyle seçmeli derslerle ilgili
ayrıntılı bilgilendirme web sayfasında yayınlanmış olacak. O konuda
sanırım teknik olarak arkadaşların çalışmalarında bir gecikme olmuş
olabilir.
Bütün sistem yenilenirken bazı aksaklıkları da
beraberinde getiriyor. Bunlardan en çok dikkatimi çeken bu 40 bin
ataması yapılacak öğretmenin 10 Eylül`de atamalarının belli olacağı ve
ertesi günde derse başlayacakları, bu öğretmenler ne zaman eğitilecek,
ne zaman yerlerine varacaklar belli bir gecikme olamayacak mı? Bu
konudaki masa başı çalışmasının doğru yapıldığını düşünüyor musunuz?
Evet,
yeni atamayla ilgili tabi illerden gelen talepler ve ne kadar açık
olduğunu göz önünden bulundurmamız gerekiyor ve buna bağlı olarak
kontenjanlar belirlenip hangi branşta ne kadar atama yapılacağına karar
veriliyor. 10 Eylül`de atama yapılınca her zaman olduğu gibi bir
haftalık eğitim verilecek ama bizim bilişim teknolojileri altyapımız çok
gelişmiş durumda biz bu hafta itibariyle 460 bin öğretmene aynı anda
eğitim verebiliyoruz. Bu eğitimlerde de etkileşimsel olarak eğitim
verebiliyoruz. Bu bir haftalık eğitimle başlayacaklar ama zaten ataması
yapılan öğretmenler adaylık süreçleri boyunca kendi illerinde kendi
bölgelerinde eğitimler alırlar ve bu eğitimler aslında dönem içinde
devam eder.
Sezgin Hakkı Çakmak (Asker): 72 aylık kızımızı
ilkokulda zorluk çekmesin ve girişimci olsun diye, 2 yıldır kreşe
gönderiyoruz. Kızım yeni sistemin 12 haftalık müfredatında yer alan her
şeye hakim. Çocuğumuz okulda 3 ay boyunca ne öğrenecek?
Çocuk
oyun oynarken aslında sadece ve sadece okuma yazma öğretmiyoruz. Biz
çocuğu eğer okula başladığı gün itibariyle okuma yazmaya başlatırsak
yoğun çalışmalarla karşı karşıya bırakırsak öğrencilerde bir bıkkınlık
oluşuyor. Çocuklarımızın okul öncesi eğitim almış olmaları onlar
açısından bir dezavantaj değil. Oyun oynarken hem iletişim, hem sosyal,
hem hareketle ilgili temel becerileri denge koordinasyon gibi
becerilerini geliştirecekler. Eğer bu çocuklara biz okul öncesi eğitimde
aldıkları şeyleri tekrar ettirecek olsaydık bu söz konusu olabilirdi.
5 buçuk yaşındaki bir çocukla 7 yaşındaki bir çocuğu aynı oyunu oynatmak zevk almalarını sağlamak zor değil mi?
Geçen
yıl Eylül ayı sonu itibariyle 69 ayını tamamlamış olan çocukları okula
aldık bu sene 66 ayını tamamlamış olan çocukları okula alıyoruz. 60-66
aylık dönemdeki çocuklar ise sadece gelişimleri birinci sınıfa başlamaya
uygunsa ailelerinin yazılı talebi üzerine okula alınacaklar. Burada
sadece 3 aylık bir fark görüyoruz ve bu 3 aylık farkla çocukların
birlikte oyun oynayamayacaklarını düşünmek ne gelişim açısından ne de
pedagojik açıdan doğru bir değerlendirme olmayacaktır. Çünkü bir aile de
veya toplumsal ortamda 66 aylık çocukla 78 aylık çocuk veya 69 aylık
çocukla 75 aylık çocuk ayrı ayrı oyun oynamazlar. Bu çocuklar sosyal
olarak sadece kendisinin doğru ayda doğanlarla bir sosyal iletişim ve
etkileşim içinde olmayacaklar. Bütün 72 aylık çocukların kendi içinde
bile büyük farklılıklar görebilirsiniz. Ama burada özellikle 1.sınıfa
başlayacak çocukların hemen okuma yazma yoğunluklu bir eğitime
başlamayacaklarını bu çocukların oyun ve çeşitli fiziki etkinlikler
içinde okuma yazmaya hazır bulunuşlarının geliştirileceğini bu çerçevede
bir eğitim öğretim etkinliği tasarlandığı ve gerçekleştirileceğini
düşündüğümüz zaman bu sözünü ettiğimiz kaygıları bu kadarda taşımamamız
gerekiyor.
Mehmet Yılmaz (Akademisyen): Türkiye`nin bu kadar
imama neden ihtiyacı var. Ayrıca kız öğrenciler camiilerde imam
olamadıkları halde neden imam hatiplerde okutuluyorlar?
Biz
imam hatip okullarını meslek okulları olarak değerlendirmiyoruz ki
bakanlığın şu andaki yapılanması içinde de imam hatip okulları meslek
okulları olarak değerlendirilmiyor ve mesleki eğitimin dışında bir okul
türü olarak ele alınıyor. Zaten şu anki yapılanmaya baktığımız zaman
ortaokullarda herhangi bir ortaokuldaki öğrenci ile imam hatip
ortaokulundaki öğrencinin aldığı zorunlu dersler aynıdır. Ne ders
saatinde ne de dersin müfredatında bir farklılık yoktur. Seçmeli
derslerde aynıdır. Sadece imam hatip ortaokullarına devam eden
öğrencilerin diğer tarafta seçmeli olan Kur`an-ı Kerim, Hazreti
Muhammed`in hayatı ve temel dini bilgiler olmak üzere üç dersi zorunlu
olarak almaları gibi bir farklılık söz konusu. Bu çerçevede imam hatip
okullarının bir meslek okulu gibi değerlendirilmemesi gerekiyor.
Alp
Koşar (Öğrenci): Bu sistemin yoğun bir şekilde dini ön plana çıkarması,
ileride laik devlet yapısı açısından sorun yaratmaz mı? Bu, çocuklara
dini dayatmak değil midir?
Özellikle burada dayatma
sözcüğü açısından baktığımız zaman burada 6 grupta çeşitli seçmeli
dersler var. Öğrencilerimizin içinden seçebileceği çok çeşitli dersler
var. Bu derslerden sadece üç tanesi Kur`an-ı Kerim, Hazreti Muhammed`in
hayatı ve temel dini bilgiler. Kaldı ki bu temel dini bilgilerde sadece
İslam dininin öğretilmesi de söz konusu değil. Talep halinde diğer
dinlerle ilgili öğretimde olabilir. Fakat hiçbir aile için hiçbir
öğrenci için bu dersleri almak gibi bir zorunluluğu yok. Diğer seçmeli
derslerde olduğu gibi bu dersler içinde öğrencilerin talep etmesi
halinde bu derslerin açılması söz konusu. Bunu bir demokratik, bunu
öğrencilerin ve toplumun taleplerinin karşılanması olarak değerlendirmek
durumundayız. Tam tersine seçmeli derslerin mantığına bütünlük içinde
baktığımız zaman seçmeli dersler aslında öğrencilerin ilgi ve
yeteneklerini beklentilerini karşılamak için tasarlanmış dersler. Eğer
burada 6 ders olsaydı ve üçü din ahlak ve değerler alanında dersler
olsaydı biri ya da diğeri gibi bir zorunluluk söz konusu olabilirdi ama
şu anki yapıda söz konusu değil.
Peki özellikle küçük yerlerde din dersini almak istemeyenlerin mahalle baskısı ile karşılaşacağını düşünmüyor musunuz?
Peki
tersini düşünebilir miyiz alanlar mahalle baskısıyla karşılaşabilirler
mi? Sanırım biz toplumumuzun hoşgörüsüne toplumumuzun yüzyıllardır
farklı düşüncelerle farklı inançlarla bir arada yaşam alışkanlığına
geleneğine kültürüne de biraz güvenmek zorundayız.
Saim
Elmas (Makina Mühendisi): Bu sistemin uygulanabilirliği ve başarılı olup
olmayacağıyla ilgili herhangi bir araştırma yapıldı mı?
Biz
burada tabi bütün dünyadaki sistemleri inceledik. Türkiye`de ne olup
bittiğini geçmişte bu sistem üzerine çeşitli tartışmalar özellikle son
10 yılda yoğun olarak yaşandı. Ama kastettiğimiz seçmeli dersler ve
seçmeli derslerin uygulanmasıyla ilgili özellikle öğretim programlarının
içeriğinin yoğunluğunun azaltılmasıyla ilgiliyse bizim elimizdeki bütün
veriler daha yoğun bir içeriği vermeye çalışmak aslında birçok
öğrencinin öğrenmesine ket vuruyor ve birçok alanda da öğrencilerin
artık öğrenemeyeceklerini ilişkin bir algı oluşturmalarına sebep oluyor.
Bu nedenle içeriğin yoğunluğunun azaltılması daha çok öğrencilerin
aktif olduğu daha çok öğrencilerin bir şeyleri yaparak ve yaşayarak
öğrenebilecekleri örneğin bilim uygulamaları, matematik uygulamaları
gibi derslerin olacağı, diğer derslerde içeriğin yoğunluğunun
azaltılması ve öğrencinin daha etkin daha aktif olmasını sağlayacağımız
bir uygulamanın aslında daha başarılı olacağını elimizdeki bütün
bilimsel veriler bunu bize gösteriyor.
Mehmet Demir
(Doktor): Yeni sistem için ders kitapları hazır mı? Hazırlanırken nasıl
bir yol izlendi nelere dikkat edildi? Net cevaplar bekliyorum.
Örneğin
1. sınıflar için şu anda biz özellikle ilk 14 haftalık dönemde
uygulanacak ders kitaplarını öğrenim materyallerini hazırladık ve bu
konuda kaygı yaşanmaması adına ve öğretmenlerimizin de ve kamuoyunun da
bu materyalleri inceleyebilmesi adına bunu da Talim ve Terbiye Kurulu
Başkanlığı`nın web sayfasında yayınladık. Şu anda bu kitapların basımı
ve dağıtımı yapılıyor öğretmenlerimize ve öğrencilerimize ulaştırılacak.
Seçmeli derslerle ilgili olarak bazı seçmeli derslerde ders kitabı
gerekmeyecek. Derslerin içeriği ve niteliği itibariyle ders kitabı
uygulaması yapılması doğru değil. Bir zeka oyunları dersinin ders kitabı
olması gerekmez. Çünkü zeka oyunları sizin belirli bir biçimde belirli
bir formatta ders kitabı olarak okutabileceğiniz bir ders değildir. Bu o
sınıftaki öğrencilerin ilgilerine göre o sınıftaki öğrencilerin
seviyelerine göre farklılaşabilir. Örneğin Bilim ve Teknik dergisini
izleyen herkes bilir her sayısında en az iki sayfa zeka oyunları
verilir. Yine bununla ilgili zeka oyunlarıyla ilgili pek çok materyal
var. Örneğin bir satrançla ilgili kitaptan daha çok burada uygulamalar
ön plana çıkar. Bu dersler için öğretmenlerimiz için hazırlanmış
materyaller var ve şu anda önümüzdeki bir iki gün içinde bunlarda yine
bakanlığımızın web sayfasından takip edebileceksiniz. Bugüne kadar ders
kitaplarının hazırlanmasında izlediğimiz yöntemler prosedürler
kitaplarla ilgili de söz konusu. Biz uzmanların akademisyenlerin hangi
alanda ders kitabı hazırlanıyorsa o alandaki öğretmenlerin katılımıyla
bu ders kitaplarını hazırlıyoruz ki bu kitaplar ne akademik bir bakış
açısıyla akademik kalsın ne de diğer tarafta sadece uygulama içinde
sıkışıp kalsın.
Bütün bu müfredat acaba bizim sporcu
gençlerimizi, sanata kabiliyeti olan gençlerimizi ne ölçüde
destekleyecek. Resim, heykel, plastik sanatlar, drama, edebiyat ve
sporun çeşitli alanları bu konuda çok başarılı genç bir nüfusa sahibiz
bunların desteklenmesi seçilip kapasitelerini maksimumda
gerçekleştirmeleri için yeterli olacak mı müfredat?
Oyun
ve fiziki etkinlikler dersi aslında hem çocuklarımızın fiziksel olarak
aktif olmasını hem de bu fiziksel etkinlik içinde bir takım becerileri
geliştirmeyi sağlayacak ama bu oyun ve fiziki etkinlikler dersiyle
ilgili öğretim materyallerine bakıldığı zaman bugün paralimpik
olimpiyatlarda bizim sporcularımızın başarısı hepimizin göğsünü
kabartıyor bizi gururlandırıyor. Biz paralimpik milli komitesi ile
birlikte burada çalışmalar yaptık. Özellikle fiziksel engelle çocuklarla
ilgili hemen hemen her etkinliğin içinde mutlak bir yer var.
Olimpiyatlarda birinciler şampiyonlar sadece okullardan yetişmez.
Okullarda biz fiziksel olarak aktif bir toplum yetiştirmenin temellerini
atıyoruz. Günde en az bir saat aktif olacak bir toplum yetiştiriyoruz.
Fakat seçmeli derslerle ilgili kısımda biraz daha bu spor sanat, müzik
gibi alanlarda öğrencilerin kendi ilgi ve yeteneklerini keşfetmelerini
geliştirmelerini sağlayacak seçeneklerimiz var. Seçmeli derslerimiz
içinde bütün dersler ikişer saat olarak tasarlandığı halde spor ve
fiziki etkinlikler, müzik ve görsel sanatlar dersinde öğrencilerimiz
isterse bu dersleri 4 saat olarak alabilir. Bunlar zorunlu derslere
ilave olarak öğrencilerimizin seçmeli olarak alabilecekleri dersler.
Ayrıca özellikle spor ve fiziki etkinlikler dersinde şu anda çalışmaları
devam ediyor biz öğretim programını modüler bir yapıda oluşturuyoruz.
Bundan kastettiğimiz şey eğer bir okulda çevre koşulları fiziki koşullar
uygunsa eğer orada bunun beden eğitimi ve spor öğretmenimizin uzmanlık
alanı uygunsa yüzme gibi atletizm gibi çok farklı alanlarda
öğrencilerimiz tercihler yapabilir ve o alanlarda haftada 4 saat ders
alabilirler. Bununda uzun dönemde toplumdaki spor ve olimpik eğitim
kültürünü geliştireceğini ve destekleyeceğini düşünüyoruz ve inanıyoruz.
Yeşim Başartan (Araştırmacı): Müslüman olmayan çocukların din dersi almaması için ne yapmak gerekiyor?
Şimdi
tabi din dersi ile din kültürü ve ahlak bilgisi dersi farklı şeyler.
Halihazırdaki bizim uygulamamızda biliyorsunuz din kültürü ve ahlak
bilgisi dersi anayasayla zorunlu olarak getirilmiş bir ders bunun tek
istisnası örgün eğitim kurumlarında eğer bir çocuk Hıristiyan ya da
Musevi bir ailedense bunu belgelendirerek bu dersten muaf olabilir. Yine
açık ilköğretim kurumlarında yazılı olarak talep etmeleri halinde
beyanların bağlı olarak din kültürü ve ahlak bilgisi dersinden muaf
olabilirler. Ama burada özellikle seçmeli dersler açısından baktığımızda
seçmeli derslerden zaten almak gibi bir zorunluluk yok.
Mevcut
sistemde 15 yaşındaki bir çocuk kendi mesleğini seçme konusunda bir
karar mekanizması mıdır? Çünkü bu yol ayrımına 15 yaşında gelecek bu
kendisinin seçimi mi olur ailesinin seçimi mi olur, yoksa okulun ya da
mahallenin seçimi mi olur?
Dünyada genel olarak baktığımız
zaman meslek seçme ile ilgili yaşın daha ileriye doğru ötelendiğini
görüyoruz. Burada şunu belirtmemiz gerekiyor biz orta öğretimin
bütünlüğü üzerinde çalışıyoruz. Meslek seçimleri alanlar arasında
geçişler burada gerçekten esnek bir yapının olması esnek bir modelin
olması son derece önemli. Ama bir kişinin 15 yaşında bir meslek seçmesi
ya da lan seçmesi ve hayatı boyunca buna mahkum olması ne pedagojik ne
de insani açıdan ne de insan kaynaklarını rasyonel kullanma açısından
çokta kabul edilebilir bir yaklaşım değil. Burada mümkün olduğunca
çocuklarımızın en azından orta öğretim içinde liseler içinde
geçişlerinin mümkün olabileceği farklı alanlardan dersler alabilecekleri
bir modelin oluşturulması gerektiğine inanıyoruz.
Furkan
Köktürk (Öğrenci): 10. sınıftayım. Alttan iki, bu seneden de üç dersim
kaldı. 4+4+4 sisteminin bana sınıf geçmemde faydası olur mu?
Hayır, 12 yıllık zorunu eğitimin sınıf geçme ile ilgili bir avantajı olmayacak.
Kimse liselerin durumunu konuşmuyor. Liselerde seçmeli ders olacak mı ve ders saatlerimiz artıyor mu?
Eğer
öğrencimiz bu sene başlayacaksa liseye evet ders saatlerinde bir miktar
artış olacak. Liselerde 1. sınıflar haftada 37 saat ders görecekler ve
liselerde de seçmeleri dersler olacak. Ekonomi yönetimine giriş,
girişimcilik gibi hatta İngiliz edebiyatı gibi çok farklı alanlarda
seçmeli dersler var. Bunun yanında yine din ahlakı ve değerler
alanındaki seçmeli dersler burada bulunacak. Ama bu öğretim yılı
itibariyle liselerde 10., 11., 12. sınıflar bir değişiklik söz konusu
değil.
Halit Ardıç (Öğrenci): Bu yıl yapılacak SBS sınavı
700 puanlı ve 6-7-8. Sınıf ortalamaları baz alınarak mı yapılacak. Eğer
böyleyse bu sene 8. sınıfta olan öğrencilere haksızlık olmaz mı?
Evet,
sorduğu şekliyle 6-7-8. sınıfın ortalamaları baz alınacak ve 700 puan
temeli alınacak. Dolayısıyla 6-7-8. sınıftaki not ortalamaları toplanıp
700 puana eklenerek ikiye bölünüp ortaöğretime giriş puanları
hesaplanmış olacak. 8. sınıfta olan öğrenciler doğal olarak 6-7-8`deki
başarıları da dikkate alınıyor ama bunun nasıl bir haksızlık olacağını
pek anlayabilmiş değilim.
Dün bir açıklama geldi SBS sınavları 2013-2014 yılında artık kalkacak yeni bir sisteme geçeceğiz dendi.
Bu
model üzerinde şu anda çalışıyoruz. Kamuoyu SBS kalkacak ama bunun
yerine yeni bir sınav gelecek endişesi taşımasın. Burada yeni bir sınav
gelmeyecek liselere girişte bu sınav sisteminin eğitim sistemi üzerinde
ilkokullar, ortaokullar üzerindeki baskısını ortadan kaldırmak
zorundayız ve öğrencilerimizin liselere geçişini kesinlikle sınavsız bir
model içinde gerçekleştirmek zorundayız.
Kaynak: NTV