Fen Konuları
Tüm Konular

Yer Kabuğunu Etkileyen Levha Hareketleri

Sayfayı Yazdır

YER KABUĞUNU ETKİLEYEN LEVHA HAREKETLERİ  :

1- Dünya`nın (Yerkürenin) Katmanları (Tabakaları) :
 Dünya, Güneş`ten koptuktan sonra dönerek katılaştığı için yapısında bulunan maddeler yoğunluklarına göre dizilmişler ve yoğunluğu büyük olan maddeler yerkürenin merkezinde toplanmış, yoğunluğu küçük olan maddeler yerkürenin dış kısmında yer almıştır. Böylece yerkürenin dışından merkezine doğru çeşitli tabakalar oluşmuştur.
Dünya, dıştan içe doğru atmosfer, hidrosfer, litosfer, pirosfer ve barisfer olmak üzere beş tabakadan oluşur.

a) Atmosfer (Hava Küre) :
• Dünya`nın etrafını saran ve onunla birlikte dönen hava tabakasına atmosfer denir. (Dünya oluşurken katılaşan yerkabuğundan ayrılan azot, oksijen ve diğer bazı gazların oluşturduğu tabakadır).
• Atmosferi oluşturan hava tabakasında % 78 (78,1) oranında azot gazı, % 21 (20,9) oranında oksijen gazı, %1 oranında da diğer gazlar (soy gazlar, CO2 gazı, CO gazı, ozon gazı (O3), su buharı) bulunur. (% 0,93 oranında soy gazlar, % 0,07 oranında da değişken gazlar olan su buharı, CO2, O3 bulunur).
• Atmosferde sıcaklık farkına göre troposfer, stratosfer, mezosfer ve termosfer gibi tabakalar oluşmuştur.
• (Atmosferin kalınlığı 800–1000 km kadardır).

b) Hidrosfer (Su Küre)  :
• Yer kabuğunun çukur yerlerini dolduran suların (deniz, göl, akarsu, yeraltı suları) oluşturduğu tabakadır.
• Yeryüzünün 3/4`ü sularla kaplıdır.
• Hidrosferdeki sular buharlaşarak hava olaylarının ve suyun doğal çevriminin gerçekleşmesini ve yer kabuğunun şeklinin değişmesini sağlar.
 • (Yeryüzündeki sular Dünya yüzeyine dağılabilseydi kalınlığı 4–7 km olurdu).

c) Litosfer (Taş Küre = Yerkabuğu) :
• Canlıların üzerinde yaşadığı çeşitli taş, toprak ve kayaçlardan oluşan tabakadır.
• Litosfer okyanusların dibinde ince, karalarda ise daha kalındır (ve ortalama kalınlığı 60 km`dir).
• Sıcaklık her 33 m aşağı inildikçe 10C yükselir. Bu tabakanın en alt kısmındaki sıcaklık ortalama 20000C civarındadır.
• Yerkabuğunun üst kısımlarında en fazla alüminyum ve silisyum (silikat) elementleri bulunur. (Bu nedenle bu tabakaya SiAl tabakası denir). Daha alt kısımlarda silisyum, magnezyum, demir ve nikel gibi elementlerin miktarı artar. (Bu nedenle de bu tabakaya SiMa denir).
• (Yoğunluğu 2,5 – 5 gr/cm3 tür).
d) Pirosfer (Ateş Küre = Magma = Manto)  :
• Yerkabuğunun altında bulunan (2900 km kalınlığındaki) tabakadır.
• Pirosferin üst kısmındaki sıcaklık 20000C civarındadır. Bu kadar yüksek sıcaklıkta bütün maddeler erimiş halde bulunur.
• Pirosferde bulunan erimiş haldeki maddelerin oluşturduğu sıvıya magma denir. Magmada en fazla Si ve Mg elementleri bulunur.
• (Pirosferin ilk 1200 km`lik kısmında Si ve Mg bulunurken sonraki 1700 km`lik kısmında Fe ve Ni elementleri de bulunur).

e) Barisfer (Ağır Küre = Çekirdek)  :
• Dünya`nın merkezindeki en ağır maddelerin bulunduğu tabakadır.
• Barisferin büyük bir kısmını Fe ve Ni elementleri oluşturur.
• Sıcaklık 50000C civarındadır. Bu sıcaklıkta bütün maddeler gaz veya sıvı halde olması gerekirken yüksek basınçtan dolayı katıya yakın haldedir.
• (Ortalama kalınlığı 3400 – 4000 km olan).
2- Kıtaların Oluşması :
Yeryüzünü oluşturan büyük kara parçalarına kıta veya anakara denir. Kıtalar yeryüzünün büyük bir bölümünü kaplayan büyük kara kütleleridir. Kıtalar, büyüklüklerine göre; Asya, Afrika, Kuzey Amerika, Güney Amerika, Antarktika, Avrupa ve Avustralya olarak dizilirler. Avrupa kıtası, Asya kıtasının geniş bir yarımadası durumunda olduğundan ikisine birlikte Avrasya denir. (6 veya 7 kıta).
 Kıtaların oluşumu ile ilgili olarak Alman Alfred Wegener ve Hary Hammond Hess isimli bilim adamları çeşitli teoriler ortaya koymuştur.

a)Alfred Wegener`a Göre Kıtaların Oluşumu Teorisi :
Alman bilim adamı Alfred Wegener, 1912 yılında, bütün kıtaların 250 milyon yıl önce tek parça halinde dev bir kıta olduğunu öne sürmüştür. Wegener`a göre bu dev kıta daha sonra küçük kıtalara bölünmüş ve bunlar da zamanla birbirlerinden uzaklaşarak ayrılmışlar ve hala da uzaklaşmaya devam etmektedirler.
Wegener`a göre kıtaların birbirinden ayrılmasının ve uzaklaşmasının nedeni, kıtaların okyanus tabanı üzerinde kaymasıdır.
Wegener`a göre kıtaların daha önce tek parça olduğu ile ilgili olarak;
• Dünyadaki kıtaların büyük bir yap–boz gibi birbirini tamamlayan parçalar olması kıtaların önceden tek parça olduğunun kanıtıdır.
• Aynı tür sürüngenlere ait fosillerin okyanus tarafından ayrılan farklı kıtalarda bulunması kıtaların birbirinden ayrılmasının kanıtıdır. Bir zamanlar tek bir dev kıta üzerinde yaşayan sürüngenler dev kıtanın kırılması ve parçalara ayrılması ile farklı kıtalarda kalmışlardır. (Fosillere göre kanıtlamıştır).
• Ekvatora yakın bir ülke olan Hindistan`da buzulların olması beklenmezken, burada buzullardan maddelerin bulunması kıtaların birbirinden ayrılmasının kanıtıdır. (İklime göre kanıtlamıştır).

b) Hary Hammond Hesse`e Göre Kıtaların Oluşumu Teorisi :
Wegener`in kıtaların oluşumu ile ilgili olarak ortaya koyduğu görüş o dönemde kabul edilmemiş fakat Hary Hammond Hess isimli bilim adamının ortaya koyduğu okyanus tabanı yayılması teorisinden sonra anlam kazanmıştır.
Hammond`a göre kıtaların oluşmasının nedeni sadece kıtaların okyanus tabanı üzerinde kayması değildir ve okyanus tabanı da hareket halindedir. Buna okyanus tabanı yayılması teorisi denir.
c) Günümüzdeki Kıtaların Oluşumu Teorisi :
Günümüzde, kıtaların oluşmasının ve birbirinden ayrılarak uzaklaşmasının, ateş küredeki sıcak ve akışkan magmanın hareketi sonucu gerçekleşen levha hareketleri nedeniyle oluştuğu kanıtlanmıştır.
Ateş küredeki magma sıcak ve akışkan bir maddedir ve ateş küredeki hareketlerin nedeni magmadır.
• Bütün kıtalar günümüzden yaklaşık 250 milyon yıl önce tek parça halinde dev bir kıta halinde idi. (Bilim adamları bu dev kıtaya Pangea, onu çevreleyen deniz ise Panthalassa adını vermişlerdir). (Güney Kutbu`nda bulunuyordu).
• Dev kıta bölünerek küçük kıtaları oluşturdu ve bu kıtalar da çeşitli kuvvetlerin etkisi ile birbirlerinden uzaklaşmaya başladılar.
• Belli bir süre sonra ayrılan kıtalar, levha hareketleri sonucunda birleşerek gelecekte tek bir kıta haline gelecektir.
• (Yeryüzü kıta coğrafyasının bugünkü şeklini alması için 540 milyon yıl geçmiştir. Dünya`nın yaşı 4,6 milyar yıl olduğu var sayılır ve en az 5 milyar yıl daha ömrü vardır. Bu süre içinde yeryüzü coğrafyası en az 9 kez değişmiş ve bundan böyle de, en az 9 kez daha tekrar şekil değiştirecektir.)
• Magma, çekirdekten ısı enerjisi alır ve (sıcaklıkla birlikte hacmi arttığı için) yoğunluğu azalır.
• Yoğunluğu azalan magma, konveksiyon akımında olduğu gibi yoğunluğu büyük olan soğuk madde ile yer değiştirir ve bu nedenle magma yerkabuğunda yükselir.
• Yükselen magma yer kabuğundaki levha denilen tabakaları sürekli hareket ettirir.
• Levhaların hareketi ile dev kıta bölünmüş ve yeni oluşan parçalar da bu levha hareketleri nedeniyle birbirinden uzaklaşarak günümüzdeki kıtaları oluşturmuştur.

SORU : 1- Kıtaları parçalara ayıran ve birbirinden uzaklaştıran neden nedir?
2- Sıradağ, okyanus, volkan gibi yüzey şekilleri nasıl oluşmuştur?
3- Dünya`nın görüntüsü bundan 250 milyon yıl önce aynı mıydı?
4- Geçmişte de kıtalar şu anki yerlerinde miydi?
5- Gelecekte Dünya`mız bugünküyle aynı görünümde mi olacak?
6- Kıtalar birbirini tamamlar mı?


3- Levha ve Levha Çeşitleri :
Yer kabuğu bir bütün değildir ve çeşitli parçalardan oluşmuştur. Karaları ve okyanus tabanlarını yani yerkabuğunu oluşturan ve magma üzerinde hareket eden parçalara levha denir. Levha, kıta anlamına gelmez.
Levhalar, yerkabuğunda bulunduğu yere göre 3 çeşittir. (Büyüklükleri birkaç yüz km2`den milyonlarca km2`ye kadar değişebilir).
 Üzerinde sadece kıta bulunan (yani kıta altında bulunan) levhalara kıtasal levha denir.
 Üzerinde sadece okyanus bulunan (yani okyanus altında bulunan) levhalara okyanusal levha denir.
 Üzerinde hem kıta hem de okyanus bulunan (yani hem kıta hem de okyanus altında) levhalara okyanusal–kıtasal levha denir.

4- Levha Hareketleri :
Levhalar magma üzerinde sürekli hareket halindedirler. Yerkabuğunda hareket halinde 7 tane ana, çok sayıda da küçük levha vardır. Bu levhalar birbirlerine çarpar, birbirlerinin altına girer veya birbirlerine sürtünüp, sıyırarak hareket ederler.
Yer kürenin oluşumundan beri milyarlarca yıl süren levha hareketleri, yerkabuğunun şeklini etkilemiştir. Levhalar çok yavaş hareket ederler ve levha hareketleri insan gözüyle görülemez. (GPS–Coğrafi Pozisyon Sistemi– cihazı yardımıyla ölçülebilir). Levhalar her yıl birbirlerine göre yaklaşık 1–10 cm arasında hareket ederler. (Amerika ve Afrika Kıtaları her yıl 3,5 cm birbirinden uzaklaşmaktadır).
Levha hareketlerinin en önemli nedeni ateş küredeki sıcak ve akışkan magmada yüksek sıcaklıktan dolayı gerçekleşen konveksiyon hareketleridir. Magma, çekirdekten ısı enerjisi alır ve (sıcaklıkla birlikte hacmi arttığı için) yoğunluğu azalır. Yoğunluğu azalan magma, konveksiyon akımında olduğu gibi yoğunluğu büyük olan soğuk madde ile yer değiştirir ve bu nedenle magma yerkabuğunda yükselir. Yükselen magma levhaları birbirinden uzaklaştırır ve soğuma sonucu yeni levhalar oluşturur. Yeni oluşan levha, ayrılan komşu levhaların altına girer. (Ateş küreye batan yani diğer levhaların altına giren levha ısınarak tekrar yükselir).
 Magmadaki konveksiyon hareketleri sürekli devam eden bir süreçtir ve konveksiyon hareketleri sonucu levha sınırlarında kısa zaman dilimlerinde ani ve şiddetli, uzun zaman dilimlerinde ise yavaş ve sürekli şekil değişikliği meydana gelir. Bu değişiklikler levhanın türlerine ve hareket biçimlerine göre yeni okyanusların, kıtaların, sıradağların ve volkanların oluşmasına neden olur.
 Magma üzerindeki levhalar üç şekilde hareket edebilir.
 • Levhalar birbirine yaklaşabilir ve yaklaşma hareketi yapar.
 • Levhalar birbirinden uzaklaşabilir ve uzaklaşma hareketi yapar.
• Levhalar birbirine yatay olarak aynı veya zıt yönde sürtünebilir ve yanal hareket yapar.

5- Levhaların Yaklaşma Hareketi :
Birbirine yaklaşan levhalar birbiri ile çarpışır ve çarpışma sonucu çeşitli yeryüzü şekilleri oluşur. Oluşan yeryüzü şekli çarpışan levhaların türüne göre değişir. Levhaların birbirine yaklaşması sonucu sağlar, sıradağlar, volkanik dağlar oluşur.
Levhaların yaklaşma hareket sonucu;
• Dalma–batma olayı oluşur.
• Dağlar ve kıvrımlı sıradağlar oluşur.
• Volkanik adalar oluşur.
• Okyanus çukurları oluşur.
a) Kıtasal Levha–Kıtasal Levha Yaklaşması :
Kıtasal levhaların yoğunlukları magmanın yoğunluğundan azdır ve magmaya batmazlar. Bu levhalar birbirine yaklaştığında levha kenarlarındaki yer kabuğu, çok büyük kıvrımlar oluşacak biçimde yukarı doğru itilir ve milyonlarca yıl içinde gerçekleşen bu olay sonucunda kıvrımlı sıradağlar oluşur.
Kıtasal levhaların yaklaşması sırasında yerkabuğunun yukarı itilmesi hareketi çok güçlüyse dağ oluşumu gerçekleşmez ve yer kabuğu eğilebilir, yatık bir hal alabilir ya da kırılabilir.
Ege Bölgesinde`ki Bozdağlar ve Aydın Dağları ile Himalaya Dağlarının oluşumu bu şekilde gerçekleşmiştir.

b) Okyanusal Levha–Kıtasal Levha Yaklaşması :
Okyanusal levhanın yoğunluğu kıtasal levhanın yoğunluğundan fazladır ve bu levhalar birbirine yaklaştığında yoğunluğu fazla olan okyanusal levha kıtasal levhanın altına doğru dalar.
Okyanusal levhanın battığı bölgede yüzeyde bir hendek (çukur) oluşur. Bu olayın meydana geldiği bölgeye dalma–batma bölgesi denir.
Kıtasal levhanın altına dalan okyanusal levha ateş küre içinde daha derinlere daldığında yüksek sıcaklıktan dolayı eriyerek magmaya karışır. Magma da yeryüzünün zayıf noktalardan yeryüzüne doğru yükselerek yeryüzünde volkanları oluşturur.
Okyanusal ve kıtasal levha çarpıştığında levha sınırlarında üstte kalan ve batmayan kıtasal levhadaki yer kabuğunun sıkışması, nedeniyle dağlar da oluşabilir. Güney Amerika Levhası`nın altına dalan Nazca Levhası`nın oluşturduğu And Dağları buna örnektir.

c) Okyanusal Levha– Okyanusal Levha Yaklaşması :
Okyanusal levhalar bir araya geldiğinde ikisi de birbirinin altına dalmaya çalışır. Yoğunluğu fazla olan diğerinin altına dalar ve dalmanın gerçekleştiği yerin yüzeyinde derin hendekler oluşur.
Dalan levha battığı noktada ateş küre ile temas ederek erir ve magmaya karışır. Magma okyanus tabanında bulduğu zayıf noktalardan yeryüzüne doğru yükselmeye başlar ve yeryüzünde volkan dizilerini yani volkanik adaları oluşturur. Filipinler`deki birçok volkanik ada bu şekilde oluşmuştur.
  
6- Levhaların Uzaklaşma Hareketi :
Birbirinden uzaklaşan levhalar arasında çatlaklar oluşur. Magmanın çoğu uzaklaşan levhaların kenarlarında birikerek katılaşırken bir kısmı da çatlaklardan yüzeye ulaşarak (yayılma sırtları olarak adlandırılan) volkanik sıradağları oluşturur. Levhaların kenarlarında biriken magma, levhalara kuvvet uygulayarak levhaların birbirinden uzaklaşmasının sürmesine neden olur.
Okyanus tabanlarında milyonlarca yıl süren bu levha hareketleri yeni okyanusların oluşmasına veya günümüzdeki okyanusların şekil değiştirmesine neden olur. Sürekli biçim değiştiren okyanus tabanları zaman zaman yok olsa da bunların yerine yenileri oluşur.
Levhaların birbirinden uzaklaşması sonucu (levhaların birbirinden uzaklaştığı yerlerde);
• Okyanuslar oluşur.
• Okyanus ortası sırtları oluşur.(Atlas Okyanusundaki sırt 2500 m yüksekliktedir).
• Volkanik adalar oluşur.
• Volkanik sıradağlar oluşur.
• Okyanus tabanı genişler.
• Volkanik olaylar gerçekleşir.
• (Kabuk oluşumu gerçekleşir).
7- Levhaların Yanal Hareketi :
Yan yana olan iki levhanın aynı ya da farklı süratlerle aynı yönde ya da zıt yönde kayarak hareket etmesine levhaların yanal hareketi denir. Levhaların yanal hareketi sonucu depremler oluşur.
Diğer levha hareketlerinde gözlenen bir kısım levhanın magma içinde erimesi veya taşkürede artma azalma gibi olaylar yanal hareket sonrasında gözlenmez.
Yan yana olan levhaların sürtündüğü yerlerde kısa sürede ani ve şiddetli şekil değişiklikleri oluşur. Yanal hareket sırasında bir levha diğerine dayandığında arada kalan kayalar sıkışarak yerlerinden oynar ya da kırılır. Bunun nedeni levhalar arasındaki sürtünmenin çok büyük olmasıdır. Bu kırılma ve kopmalar sırasında açığa çıkan enerji dalgalar halinde yayılarak yeryüzünde sarsılmaya neden olur. Bu olaya deprem denir.

NOT : 1- Levha hareketleri sonucu 45 milyon yıl önce Himalayalar gibi dağlar ile 30 milyon
yıl kadar önce Kızıl Deniz gibi denizler oluşmuştur.
2- Okyanusların en derin noktası, Pasifik Okyanusu`ndaki Mariana Çukuru`dur ve derinliği yaklaşık 11033 m`dir. (1 kg`lık kütle yaklaşık 1 saatte bu çukura ulaşır).
 3- Dünyamızı Oluşturan Ana Levhalar :
• Avrasya levhası, Afrika levhası, Arap Levhası,
• Kuzey Amerika Levhası, Güney Amerika Levhası,
• Hindistan Levhası, Antarktika Levhası,
• Avustralya Levhası, Pasifik Levhası,
• Nazaka( Naska) Levhası, Filipin Levhası,
• Kokos levhası, Karayip Levhası, Skotya Levhası.   
4- Başlıca Ayrılan Levhalar;
• Avustralya İle Antarktika, Afrika, Hindistan,
• Amerika levhaları ile Afrika, Avrasya, Antarktika
• Pasifik levhası İle Antarktika, Naska, Kokos
5- Başlıca Yaklaşan Levhalar;
• Avustralya–Pasifik,
• Avrasya–Pasifik,
• Avrasya–Hindistan
• Pasifik–Kuzey Amerika


8- Deprem :
Yer kabuğundaki levhaların birbirine sürtündüğü, birbirini sıkıştırdığı, birbirinin üstüne çıktığı ya da altına girdiği yerde açığa çıkan enerjinin dalgalar halinde yayılarak yeryüzünde oluşturduğu sarsıntıya deprem denir.
Depremler genellikle bir dakikanın altında sürer, fakat üç dakika kadar süren depremlere de rastlanmıştır.

9- Deprem Çeşitleri :
Depremler genelde levha hareketleri sonucu levhaların bitişme yerleri üzerinde olur. Bunun dışında volkanik patlamalar ve çöküntü sonucu oluşan depremler de vardır.
Volkanik depremler ve çöküntü depremlerinin enerjileri azdır ve bu depremler bölgesel olup genellikle fazla hasar vermezler.

a) Tektonik Depremler  :
Levha hareketleri sonucu oluşan depremlere tektonik depremler denir.
Yer kabuğunda yan yana olan levhaların yanal hareketi sırasında iki levhanın aynı veya farklı süratle, aynı yönde veya zıt yönde kayarak hareket etmesi sırasında kısa zaman dilimlerinde ani ve şiddetli şekil değişikliği meydana gelir. Yanal hareket sırasında bir levha diğerine dayandığında levhaların arasında kalan kayalar sıkışarak yerlerinden oynar ya da kırılır. Levhaların arasındaki kayaların kırılması ve yerlerinden oynaması sonucu açığa çıkan enerji depremlere neden olur.

b) Volkanik Depremler  :
Ateş kürede bulunan magmanın yeryüzüne çıkışı sırasında, fiziksel ve kimyasal olaylar sonucunda oluşan gazların sebep olduğu patlamalar sonucu gerçekleşen volkanik püskürmelerin neden olduğu depremlere volkanik depremler denir.

c) Çöküntü Depremleri :
Yeraltındaki mağaralarda, kömür ve diğer maden ocaklarında tavanların çökmesi ile oluşan depremlere çöküntü depremleri denir.

10- Depremle İlgili Kavramlar :

a) Fay ve Fay Hattı :
Yer kabuğunda levhaların yanal hareketi sırasında levha sınırlarında oluşan kırıklara fay, levha kırıklarının başlama ve bitme noktası arasındaki mesafeye fay hattı denir. Fay hattı ve levha aynı kavramlar değildir.

b) Odak Noktası :
Yerin altında depremin meydana geldiği ve enerjinin açığa çıktığı noktaya odak noktası (iç merkez) denir.

c) Merkez Üssü :
Deprem dalgalarının yeryüzüne en kısa yoldan ulaştığı yeryüzü noktasına merkez üssü denir. Merkez üssü, odak noktasına çok yakın olduğu için depremin şiddeti ve büyüklüğü daha fazladır. Odak noktasından uzaklaştıkça deprem dalgalarının enerjisi azalır. Bu nedenle depremin merkez üssünden uzak bölgelerde depremin şiddeti ve büyüklüğü daha azdır.

d) Öncü Deprem :
Ana depremden önce meydana gelen küçük sarsıntılara, öncü deprem denir. Öncü deprem, kendisinden sonra büyük bir deprem meydana geldiği için bu adla adlandırılmıştır.

e) Artçı Deprem :
Ana depremden sonra kayaçların yerlerine oturması sürecinde meydana gelen ve ana depremin büyüklüğünü geçmeyen sarsıntılara artçı deprem denir. Artçı depremlerin belli bir süresi yoktur. Bir ay ya da bir yıl süresince zaman zaman tekrarlayabilir.

f) Depremin Büyüklüğü :
Depremin merkezinde açığa çıkan enerjinin miktarına depremin büyüklüğü denir. Depremin büyüklüğü, sismograf denilen araçla yer sarsıntısının ölçülmesi sonucu bulunur. Ülkemizde İstanbul Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi`nde bulunan sismograflar sayesinde depremlerin büyüklükleri tespit edilmektedir. Sismograf sayesinde ölçülen deprem büyüklüğü, Richter Ölçeğine göre derecelendirilir.

g) Depremin Şiddeti :
Depremin binalar ve insanlar üzerinde meydana getirdiği hasarın derecesine depremin şiddeti denir.
Depremin büyüklüğü ve şiddeti aynı kavramlar değildir. Büyüklük, depremin kaynağında açığa çıkan enerjinin ölçü aletleri ile ölçülmesi sonucu elde edilen değerdir. Şiddet ise deprem bölgesindeki hasara göre gözlem sonucu belirlenen bir değerdir.
• Depremin şiddeti, depremin büyüklüğüne, odak noktasının derinliğine, merkez üssüne, zemin yapısına ve yapıların dayanıklılığına bağlı olarak değişir.
• Depremin şiddeti, depremin merkezinden uzaklaştıkça değişebilir.
• Bir depremin, farklı yerlerde farklı şiddet değerleri olabilir.
• Depremin büyüklüğü arttıkça açığa çıkan dalgalar daha uzağa yayılarak etkiledikleri alan büyüyeceğinden depremin şiddeti de artar.
• Şiddet değeri, I ve XII aralığındaki Romen rakamları ile ifade edilir. (Bu rakamların hiçbir matematiksel temeli yoktur, bütünüyle gözlem bilgilerine dayanır).
           
            h) Deprem Bölgesi :
Depremlere sebep olan levha hareketleri, volkanik püskürmeler gibi olayların gerçekleştiği ve fayların çok olduğu bölgelere deprem bölgesi denir.
Levhalar açısından ülkemiz Avrasya, Arap ve Afrika levhalarının etkisindedir. Bu levhaların hareketlerinden dolayı ülkemizde sık sık depremler olmaktadır.

ı) Deprem Tahmini :
Deprem öncesinde hafif sarsıntılarla meydana gelen öncü depremlerin oluşması, kuyu suyu seviyesindeki değişmeler, radon gazı artışı, bazı hayvanların davranışlarındaki değişiklikler gibi depremi haber veren işaretler olsa da depremlerin ne zaman ve nerede olacağı henüz bilinememektedir.
Depremlerin önceden tahmin edilebilmesi için levha sınırlarının ve levha hareketlerinin niteliğini doğru olarak yorumlamak gerekir. (Bilim adamları depremleri önceden belirleyebilmek için çalışmalarını sürdürüyorlar).

i) Deprem Bilimi (Sismoloji) :
Depremlerin oluşumunu, ölçü aletlerini, ölçme yöntemlerini ve deprem ile ilgili diğer konuları inceleyen ve değerlendiren bilim dalına sismoloji (deprembilim), bu alanda çalışan bilim adamlarına ise sismolog (deprembilimci) denir.

11- Depremden Korunma Yolları :
Depremler birer doğa olayıdır, her zaman olabilir ve önlenmeleri imkânsızdır. Ancak depremden korunmak ve depremden en az zararla kurtulmak için depreme karşı önceden hazırlıklı olunması ve önlem alınması, bunun için de depremle ilgili doğru bilgilere sahip olunması gerekir.
Depremden korunmak için depremden önce, deprem sırasında ve depremden sonra nelerin yapılması gerektiğinin bilinmesi gerekir.

a) Depremden Önce Alınacak Önlemler :

 1- Depreme dayanıklı evlerde oturmak gerekir.
2- Apartman, hastane, okul, karakol ve itfaiye binası gibi hizmet binalarının güvenli şekilde yapılması gerekir.
(Bina güvenliğinde; binaların tasarımı, kullanılan inşaat malzemesi, inşaatın tekniği ve denetimi ile binadaki eşyalara dikkat edilmesi gerekir).
3- Deprem anında ailece uygulanacak bir plan yapılarak ortak bir buluşma yeri belirlenir.
4- Önemli telefon ve adresler kaydedilir.
5- Evdeki eşyalar depremden korunacak şekilde yerleştirilir, yataklar camlardan ve dolaplardan uzak yerlere konur, ağır eşyalar üst kısımlara konmaz.
6- Devrilme ihtimaline karşı kitap rafları ve dolaplar duvara sabitlenir.
7- Gece yatarken oda kapıları açık bırakılır ve eşyalar çıkışları engellemeyecek şekilde yerleştirilir.
8- İçinde (su, enerji veren yiyecekler, yedek pilleri ile radyo ve fener, ilkyardım malzemeleri, kişisel reçete ve ilaçlar, düdük, kâğıt, kalem, bir miktar para, içinde önemli telefon numaralarının ve iletişime geçilecek kişilerin bilgilerinin yer aldığı dosya gibi) acil kişisel ihtiyaçların bulunduğu çanta hazırlanır ve kolay ulaşılabilecek bir yerde bulundurulur.
9- İlk yardım kuralları hakkında bilgi edinilmesi gerekir.
b) Deprem Anında Yapılması Gerekenler :

1- Panik yapılmaması ve sakin olunması gerekir.
2- Kapalı alanda iken çıkış yakınsa en kısa sürede bina terk edilir.
3- Kapalı alanda iken çıkış uzaksa içeride kalınır.
4- Kapalı alanda duvarlardan uzak durularak korunaklı bir yerde çök–kapan–tutun pozisyonu alınıp baş ve boyun korunur.
5- Kapalı alanlarda korunaklı yer olarak buzdolabı, çamaşır makinesi gibi sağlam eşyaların yanı kullanılır.
6- Açık alanda bulunuluyorsa çök–kapan–tutun pozisyonu alınırken direk ya da ağaç gibi devrilebilecek bir nesne olmamasına dikkat edilmelidir.
7- Sarsıntı bittiğinde en kısa sürede bina terk edilir.
8- Bina terk edilirken asansör kullanılmaz.
9- Açık alanda bulunuluyorsa bina, köprü, geçit, tünel ve yüksek gerilim hatlarından uzakta açık bir alanda beklenir.
10- Araçlarda mümkün olduğunca az kalınır.

c) Depremden Sonra Yapılması Gerekenler :

1-  Hareket etmeden önce düşebilecek nesnelere karşı biraz beklenir.
2- Aile bireyleri ayrılmışsa daha önceden belirlenen buluşma noktasına ulaşılmaya çalışılır.
3- Evden çıkarken gaz vanaları ile elektrik sigortaları kapatılarak yangın tehlikesine karşı önlem alınır.
4- Suyun sızma ihtimaline karşı su vanaları kapatılır.
5- Sarsıntının bittiğinden tamamen emin olunduktan sonra, en kısa sürede açık bir alana gidilir ve hasarlı binalardan uzak durulur.
6- Artçı depremlere karşı hazırlıklı olunur.

NOT : 1- Ülkemizde Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu olmak üzere iki fay hattı vardır.

SORU : 1- Deprem sırasında neler hissedilir?
2- Deprem olarak adlandırılan şiddetli sarsıntıların nedeni nedir?
3- Depremlerin levha hareketleri ile ilgisi var mıdır?
4- Fay hattı nedir?
5- Merkez üssü nedir?
6- Deprem büyüklüğü nedir?

12- Tsunami :
Deniz altında ya da karanın deniz kıyısına yakın bir yerinde meydana gelen büyük bir volkanik püskürmenin, toprak kaymasının veya depremin deniz tabanında meydana getirdiği alçalma ve yükselme nedeniyle oluşan dev deniz dalgalarına tsunami denir.
Tsunamiye neden olan dalgalar saatte yaklaşık olarak 950 km`ye varan çok yüksek hızlarla ilerleyebilir. Genellikle okyanuslarda görülen tsunamilerde, kıyıya yaklaştıkça dalgaların sürati düşerken yüksekliği artar. Bu dev dalgalar depremin odak noktasından binlerce kilometre uzaklıktaki kıyılarda bulunan yerleşim yerlerini bile sular altında bırakıp can ve mal kayıplarına yol açarak ağır hasarlar oluşturabilir. Bu nedenle bir anda ortaya çıkan bu dev dalgalar için, tsunami tehlikesi olan bölgelerde uyarı sistemleri kurulmuştur.
• Özellikle, depremlerin ve yanardağ patlamalarının sık görüldüğü Büyük Okyanus`a kıyısı olan Japonya, Kuzey ve Güney Amerika ülkeleri ile adalarda çok sayıda gözlem istasyonu bulunur.
• 1960 yılında, Şili açıklarında meydana gelen bir depremin neden olduğu tsunami, depremden 22 saat sonra Japonya kıyılarını sular altında bırakmıştır. Bu tsunami önce Şili kıyıları boyunca büyük zarara yol açmış sonra da Büyük Okyanus`ta 15 saatte 12500 km yol alarak Hawaii Adaları`nı vurmuştur.
          NOT : 1-26 Aralık 2004`te merkez üssü Endo           nezya`nın Sumatra adasının batı sahili
açıklarında, denizin 40 kilometre altında Richter ölçeğine göre 9 büyüklüğündeki depremin oluşturduğu tsunamiler, Endonezya, Sri Lanka, Hindistan, Tayland ve Malezya`yı vurdu. Depreme neden olan 1000 km uzunluğundaki fayın kırılmış olmasıdır. 9 büyüklüğündeki depremin ardından, büyüklükleri 5,8 ile 7,3 arasında değişen sarsıntılar oldu. Boyları, 6–10 metre arasında değişen tsunamilerden en çok etkilenen ülkeler, Sri Lanka ve Hindistan oldu.

13- Volkanlar (Yanardağlar) :
 Ateş küredeki magmanın, birbirinden uzaklaşan levhalar arasında oluşan çatlaklardan veya zayıf bölgelerden yeryüzüne çıkması sonucu oluşan yüzey şekline volkan veya yanardağ denir.
 • Volkanların altında magmanın biriktiği yere magma odası denir.
• Magma odası ile yanardağın yüzeyi arasında kalan, magmanın yeryüzüne çıkmak için izlediği yola kanal ya da baca denir.
• Magma, magma odasında birikir ve buradan baca yardımıyla yeryüzüne çıkar.
• Magmanın yerkabuğundan yükselerek yüzeye çıkmasına yanardağ püskürmesi denir.
 • Bacanın yeryüzüne açıldığı yere ağız denir.
• Baca ağzında patlama sonucu lavın yeryüzüne çıkması sonucu oluşan derin çukurlara krater denir. Boyutları ve derinliği çok büyük olan kraterlere kaldera denir.
• Yeryüzüne çıkan magmaya lav denir. Lavın soğumasıyla volkanik (püskürük = magmatik) kayaçlar oluşur.
• Volkan oluşumu sırasında volkan bacasından geçen magma kraterden dışarı püskürür. Sıcak ve akışkan olan lavlar dağın yamaçları boyunca akarken gaz, toz, kül ve volkan bombası (sert lav parçaları) gibi maddeler de büyük bir bulut oluşturur. Bu bulutun patlaması ile kül ve volkan bombaları çok yükseklere çıkar.
• Etrafa dağılan volkan gazı buhar, karbondioksit ve diğer gaz ve tozlardan oluşur (ve çürük yumurta gibi kokar). (Patlamanın şiddeti ile etrafa kara bulutlar çöker).
• Volkanlardan çıkan bu gaz, toz ve kül bulutu suyla karışırsa lahar denilen çamur akıntısı (nehri) oluşur.
• Bir yanardağın ne zaman patlayacağı kesin olarak belirlenemez. Volkan patlamaları genellikle depremler, sıcak su kaynakları ve çamur kazanlarında hareketler (ve gayzerler) gibi yer etkinlikleriyle beraber görülürler. Püskürmelerden önce genellikle düşük şiddette depremler görülür.

a) Sıcak Nokta :
Volkanların çoğu levha sınırlarındaki levha hareketlerine bağlı oluşmasına rağmen bazı volkanlar levha sınırlarından uzak bölgelerde basınç etkisiyle oluşur. Magmanın yer kabuğuna uyguladığı basınç nedeniyle yeryüzüne çıktığı noktalarda da volkanlar oluşabilir.
Magmanın yer kabuğuna uyguladığı basınç nedeniyle yeryüzüne çıktığı ve volkanları oluşturduğu sıcak bölgelere sıcak noktalar denir.
Hawai adaları halen sıcak noktalar üzerinde bulunup, sıcak nokta üzerinde oluşan volkanlara örnektir.

b) Volkanik Göller :
Sönmüş volkan kraterlerinin yağışlarla dolması sonucunda oluşan göllere volkanik göller denir. (Yeryüzünde pek çok volkanik göl vardır. Konya`da bulunan Meke gölü buna örnektir.)

NOT : 1- Genellikle, püsküren ya da yeni gaz çıkışları veya beklenmedik deprem etkinliği gibi
hareketlilikler gösteren yanardağlara etkin yanardağlar denir.
Etkin olmayan, ama her an hareketlenmesi ya da patlaması muhtemel yanardağlara uyuyan yanardağlar denir.
Bir daha püskürmesi mümkün olmayan yanardağlara sönmüş yanardağlar denir.
Bir yanardağın yaşam süresi, birkaç aydan birkaç milyon yıla kadar değişebilir. Bu tür bir sınıflandırma yapmak, insanların, hattâ bazen uygarlıkların bile varlık süreleri göz önüne alındığında anlamsız görünebilir. Örneğin, yeryüzündeki yanardağların birçoğu, geçen birkaç binyılda birçok kez püskürmüşlerdir, ama günümüzde herhangi bir etkinlik göstermemektedirler. Bu tür yanardağların uzun ömürleri göz önüne alındığında çok etkin oldukları söylenebilir. Ancak, bizim ömürlerimiz düşünülürse, etkin değildirler.
2- Dünyadaki Bazı Yanardağlar   :
• Etna (Sicilya, İtalya)   
• Kilauea (Havai, ABD)    • Krakatoa (Rakata, Endonezya)
• Mauna Loa (Havai, ABD)    • Mauna Kea (Havai, ABD)
• Mount Baker (Washington, ABD)   • Erebus Dağı (Ross Adası, Antarktika)
• Mount Hood (Oregon, ABD)    •Mount Fuji (Honshu, Japonya)
• Mount Rainier (Washington, ABD)   • Mount Shasta (California, ABD)
• St. Helens Dağı (Washington, ABD)   • Novarupta (Alaska, ABD)
• Popocatépetl (Meksiko, Meksika)   • Surtsey (Surtsey adası, İzlanda)
• Santorini (Santorini adası, Yunanistan)   •Tambora (Sumbawa, Endonezya)
• Teide (Tenerif, Kanarya Adaları, İspanya)   •Tungurahua (Ekvador)
• Vezüv (Napoli Koyu, İtalya)    • Llaima (Şili)
3- Evrendeki Bazı Yanardağlar   :
Mars`taki yanardağlar : • Olympus Mons
• Arsia Mons
• Pavonis Mons
• Ascraeus Mons

Hazırlayan: Murat Üstündağ

Bu konu 58110 kez okundu
Bu konuyu Site Admini Ekledi
Yorum İçin Üye Girişi
Şikayet Bildirimi
Avatar Seç
   
Yorumunuz şu an yayınlanacaktır. Fenokulu'nun bir eğitim sitesi olduğunu, IP numaranızın bizde saklandığını ve yasal sorumluluğun size ait olduğunu bilerek mesajınızı yazınız. Üç adet şikâyet et tuşu ile mesajınızın görüntülenmesi durdurulup incelemeye gönderilir.
Görüş ve yorumlarınız bizim için değerlidir. Yorumlarınız kontrol edildikten sonra yayınlanmaktadır.


Yorumlar Yükleniyor..
 
Fenokulu.net , Fen eğitimine katkı sağlamak için kurulmuştur. Paylaşımda bulunan Fen Bilimleri öğretmenlerinin çalışmaları, sınıfın dışına çıkmış,
diğer öğrenci ve öğretmenlerin kullanımına sunulmuştur. Kaynak gösterilerek çalışmalar paylaşılabilir.
Muharrem Baytekin © 2002-2022 Fenokulu.net
       İletişim & Reklam Kaldırılması İstenilen Doküman